Hastanemiz Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Uzmanı Dr. Ayşe Özkan Karagenç, “Toplumda kan kanseri olarak bilinen lösemi, kan üreten hücrelerin çeşitli etkenlerle gelişiminin bir basamağında duraklaması ve kontrolsüz aşırı çoğalmaya başlaması ile oluşur. Önce kemik iliğini, sonra da diğer organları etkiler” dedi
Löseminin çocukluk çağında en sık görülen kanser tipi olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Ayşe Özkan Karagenç, “Lösemiler akut ve kronik olarak ikiye ayrılır. Çocukluk çağında akut olanı ve bunun da akut lenfoblastik lösemi (ALL) tipi en sık görülür, tedaviye en iyi cevap veren akut lösemi tipi de ALL dir” dedi
Löseminin nedenlerinden bahseden Uzm. Dr. Ayşe Özkan Karagenç, “Lösemi nedenleri henüz tam olarak aydınlatılmamıştır. Ancak genetik yatkınlıkların, radyasyonun, petrol, yapıştırıcı, boya, asfalt sanayinde kullanılan benzen ve türevlerinin, böcek ilaçlarının, bazı genetik hastalıkların ve bazı viral hastalıkların lösemiye neden oldukları gösterilmiştir”
Hastalığın teşhis ve tedavi yöntemlerinden bahseden Uzm. Dr. Ayşe Özkan Karagenç sözlerini şöyle tamamladı “Akut lösemilerin gelişimi günler, haftalar içinde hızlıca olur. Kan kanseri hücrelerinin artmasına bağlı ilk gelişen bulgular halsizlik, iştahsızlık, kemik ağrıları, vücutta morluklar, diş eti ve burun kanamaları, tekrarlayan ateş ve enfeksiyonlardır.
Hastalığın tanısı kan ve kemik iliği testleri ile konulduktan sonra tedaviye hemen başlanmalıdır.
ALL’nin ana tedavisi kemoterapidir. Kemoterapi, önce yoğun tedavi, sonradan ayaktan daha hafif tedavi ile yaklaşık 2-3 yıl sürer. Bazı olgulara radyoterepi de verilir. Bazı nadir veya tekrarlayan lösemi tiplerinde de kök hücre nakli gerekebilir
Kemoterapi ilaçları, yalnızca kötü hücreleri etkilememekte, , faydalı hücreleri de yok etmektedir. Tedavi döneminde saç dökülmesi, ağız yarası , halsizlik sık görülmektedir. Tedavi sorasında saçlar yeniden yerine gelir, lösemi belirtileri ve ilaç yan etkileri kaybolur. Enfeksiyonlarla savaşan hücreler de kemoterapi ile baskılandığından, sağlıklı insanda ciddi bir enfeksiyon yapmayan bir enfeksiyon etkeni bu hastalarda hayatı tehdit edebilecek enfeksiyonlara yol açabilir.
Bu nedenle lösemili çocuklar çevreden mikrop almamak, korunmak için maske takmaktadırlar. Yani maske takılması löseminin bulaşıcı bir hastalık olduğundan değil, hastayı çevreden korumak içindir.
1960'ların başında lösemi hastalarının yaşama süresi birkaç ay ile sınırlıydı. Ancak kemoterapide kullanılan ilaçların sayısının artması, temizlik tedbirleri, enfeksiyonla mücadelede etkili ajanların kullanılması, destekleyici beslenme önerileri ve ailelerin de daha dikkatli olmasıyla; çocukluk lösemilerinin tedavi edilebilme oranları yükselmiştir. Tüm bu gelişmeler ile bu oran; ortalama yüzde 80 civarına ulaşmıştır. Bazı iyi lösemi tiplerinde tam şifa oranı % 90 ın üzerine çıkmaktadır.
İyi bir merkezde, konusunda uzman hekimlerce, iyi bir şekilde takip ve tedavi edilen çocukluk çağı lösemisi artık ölümcül bir hastalık değildir. Bu süreç içinde çocuk ve ailenin moral ve motivasyonu da hastalığın iyi bir şekilde yönetilmesinde çok önemlidir.”