KÜRESEL İYOT EKSİKLİĞİ GÜNÜ
21 Ekim 2020


     Hastanemiz personellerinden Diyetisyen Ali Kemal ÇİFTÇİ, Küresel İyot Eksikliği Günü’nün önemine dikkat çekmek için öncelikle iyotun tanımını yaparak , iyot eksikliği ve iyot kaynakları hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

     Sözlerine iyodun tanımı ile başlayan Diyetisyen Ali Kemal ÇİFTÇİ, “ İyot, tiroit hormonu üretiminde, fetüsün (rahimdeki bebek) ve yeni doğan bebeğin gelişiminde temel bir unsurdur. Yaşamın tüm evrelerinde sağlık açısından vazgeçilmez bir besin kaynağıdır. Vücutlarımız iyot üretemediğinden, sağlıklı bir beslenmeyle düzenli olarak tedarik edilmelidir. Dünya Sağlık Örgütü’nün ( WHO ) bir raporuna göre, iyot eksikliği dünya genelinde yaklaşık 54 ülkede görülmektedir. Ülkemizde de iyot eksikliği ciddi bir halk sağlığı problemi olup 1998-2000 de başlayan sofra tuzlarının zorunlu iyotlanması ve iyotlu tuz tüketimi ile özellikle şehir merkezlerinde bu sorunun önüne geçilmiştir.

      Neredeyse tüm ülkelerde tuzlara iyot eklenmesine yönelik küresel bir kampanya, bugün dünyada ailelerin tahminen %68’inde iyotlu tuz kullanımıyla sonuçlanmıştır. Bu kampanya öncesinde, 2005 yılında 2 milyar insanda guatr gelişeceği tahmin edilirken bu rakam 0,7 milyar olarak gerçekleşmiş ve böylece 1,3 milyar insan bu hastalıktan kurtarılmıştır. Buna rağmen, dünya nüfusunun yaklaşık %40’ı iyot eksikliği riski taşımaya devam etmektedir. Ülkemiz halen iyodu sınırda yeterli ülkeler arasında sayılabilir.

      İyot başlıca toprakta bulunur. Yağmurla ırmaklara ve okyanuslara taşınır. Okyanuslardan buharlaşarak tekrar yağmur halinde topraklara geri döner. Deniz suyunda 50 mikrogram/L bulunur. Toprakta ise bölgelere göre değişmek üzere 50-9000 mikrogram/kg civarındadır. Deniz ürünlerinde (balık, yosun gibi) 800 mikrogram/kg oranındadır. Ayrıca yumurta, et, süt ve tahıllarda yüksek oranda bulunur. İyot %90 oranında gıdalardan, %10 oranında içme suyundan alınır. Gıdalardaki iyodun yaklaşık %50’si emilir. Emilim mide ve bağırsaklarda oluşur ve bir saate tamamlanır.

     Günlük iyot alımı yaşlara, fizyolojik ihtiyaçlara ve bazı hastalıklara bağlı olarak değişebilir. Erişkinlerde en az bir mikrogram kg/gün iyot alınması gerektiği gösterilmiştir. Yenidoğanda ve hayatın ilk aylarında vücut ağırlığına göre iyot ihtiyacı daha yüksektir” ifadelerini kullandı.

      Diyette iyot eksikliğine değinen Ali Kemal ÇİFTÇİ, sözlerine şu şekilde devam etti; “ Kronik iyot eksikliği sağlığınız açısından oldukça zararlı olabilir. İyot eksikliği, ciddi iyot eksikliği bölgelerinde tiroit bezinin az çalışmasına yol açan bu bölgelerde hipotiroidinin en yaygın nedenidir. Ülkemiz için Hashimoto tiroiditi ( kronik tiroidit ) hipotiroidinin en sık nedenidir. İyot eksikliğinin gözle görülebilen ve tartışmaya yer bırakmayan etkisi, guatr olarak bilinen tiroid bezinin büyümesidir. Ciddi sağlık sonuçlarını önlemek için iyot eksikliğinin erken belirtilerini fark etmek önemlidir” dedi.

       Yaygın Besinsel İyot Kaynakları hakkında bilgilendirmede bulunan Ali Kemal ÇİFTÇİ sözlerini şu şekilde noktaladı, “ Deniz ürünleri iyi bir kaynaktır çünkü okyanuslar iyot açısından zengindir. Ancak ülkemiz için pahalı ve kısıtlı bir kaynaktır. Çoğu deniz ürününe göre iyot içeriği daha düşük olmakla birlikte iyot miktarı bakımından yumurta, et ve süt ürünleri de bitkisel gıdaların çoğundan daha zengindir. Ancak ülkemizde hayvanlar iyotlu tuzla beslenmediği için bu kaynaklardan alabileceğiniz iyot kısıtlıdır. Asıl kaynak iyotlu rafine tuzudur. Aksi hekiminizce belirtilmedikçe mutlak iyotlu rafine tuz kullanılmalıdır. Kaya tuzu, ‘gourmet’ tuzları vb. tuzlar önerilmez. Sütten kesme dönemindeki bebeklerde yeterli iyot alımı sağlamak için, evde yapılan ve piyasada satılan ek mamaların/gıdaların mutlak iyot içermesine dikkat edilmelidir. İyot eksikliğini önlemenin en iyi yolu, WHO ( Dünya Sağlık Örgütü) tarafından önerilen strateji izlenerek, beslenmenin iyotlu tuzla uzun süre takviye edilmesidir. WHO, kardiyovasküler hastalığı önlemek için günde 5 gramdan daha az tuz alımını ( günde yaklaşık bir çay kaşığı tuza eşdeğer) önermektedir. Ancak günlük pratikte ülkemizde ortalama tüketim 10-14 gr dan az değildir. O halde az ama, mutlak iyotlu rafine tuz tüketilmelidir.”